Image
    Image

    Sade Yağ Hakkında


    Yabancı dillerde ‘ghee’ olarak da bilinen sade yağ, Osmanlı’da ‘revgan-i sade’ şeklinde anılırdı. Türkçe’de ise saf yağ veya sade yağ olarak kendine yer buluyor. Sade yağ tuzsuz tereyağından, su ve yağsız kuru maddeleri uzaklaştırılarak elde ediliyor. Sonunda ise %99 oranında süt yağı barındıran sade yağ ortaya çıkıyor.


    Sade yağın geçmişi sandığımızdan çok daha eski. O kadar ki ilk olarak milattan önce 2000 yılında kullanıldığına dair güçlü rivayetler var. Daha yakın zamanlara geldiğimizde ise özellikle Hindistan, Bangladeş ve Pakistan mutfaklarında kullanıldığını görüyoruz. Biraz Batı’ya uzandığımızda ise Fransız ve Türk mutfaklarında kendini gösteriyor. Türk mutfak kültüründe ise özellikle Osmanlı’da hem saray, hem de halk mutfaklarında yemekleri lezzetlendiriyor. Osmanlı saray ziyafetlerinin bu kadar dillere destan olmasında bir rolü vardır belki, kim bilir.

    Image

    Eh, bu kadar köklü bir geçmişe sahip olmasında sunduğu faydaların büyük etkisi olduğunu düşünüyoruz.


    En anlaşılır tanımı ile söylenecek olursa sade yağ tereyağının özüdür. Tereyağının üretim aşaması kabaca şöyledir:


    • Süt mayalanarak yoğurt elde edilir.Yoğurda su eklenir ve ayran yapılır.
    • Ayran ise tahtadan yapılan ve hayvan derisi ile kaplanan adına da yayık denen aletle uzun süre çalkanır ve sonunda tereyağı elde edilir.
    • Elde edilen tereyağı kısık ateşte içindeki süt ve su unsurlarından arındırıldığında geriye sadece %99 oranında yağ içeriği kalmış olur.


    Bahsedildiği üzere sade yağ elde edebilmek için sütle yapılabilecek tüm ürünleri yapmak gerekir. Bu da oldukça sabır isteyen bir süreçtir. Sade yağın kalan %1’lik kısmını ise tuz oluşturur. Kendi ambalajında buzdolabında bir yıl gibi uzun bir süre saklanabilir, tamamen doğal ve katkısız olmasından dolayı hem çok sağlıklıdır hem de çok lezzetlidir.


    Yemekler için bir – iki tatlı kaşığı dahi yeterli gelir. Oda sıcaklığında katılaşır; ancak vücut sıcaklığında erimeye başlar. Bu da onun vücut tarafından emiliminin ne kadar kolay olduğunu gösterir.

    Sade Yağın Bilinmeyenleri


    • 250 yanma derecesine sahip olduğu için pişirme esnasında serbest radikaller oluşturmaz. Bu da özellikle margarin gibi trans yağlara göre çok daha sağlıklı olmasını sağlar.
    • Kolay kolay bozulmadığı için oda sıcaklığında çok uzun süre muhafaza edilebilir. Oda sıcaklığında margarin gibi erimez, katı halde kalabilir.
    • Tereyağından yapılmasına rağmen içeriğinde süte ait olan tüm bileşenler buharlaştığı için süt ürünlerine alerjisi olanlar da rahatlıkla tüketebilir.
    • Bütirik asit yönünden oldukça zengin bir yağ türüdür. Bağırsaklardaki faydalı bakteriler lifleri bütirik asite çevirerek onu hem bir enerji kaynağı hem de bağırsak duvarının güvenlik görevlisi olarak kullanırlar. Sindirim sistemi rahatsızlıklarının çoğunun bütirik asit eksikliğinden kaynaklandığı düşünülürse sade yağın önemi daha iyi anlaşılır.
    • Mide asidi salgısını dengeleyerek sindirim sisteminin daha sağlıklı çalışmasını sağlar.
    • K2 vitamini bakımından zengin olması kemikleri güçlendirir.
    • Sadeyağ, tereyağından daha konsantredir.
    • Gramı gramına, sadeyağ biraz daha fazla bütirik asit ve kısa-zincir doymuş yağ içerir.
    • Araştırmalar bu yağların, inflamasyonu azalttığını, bağırsak sağlığına katkı sağladığını ve kanser gelişimini önlemeye katkıda bulunduğunu göstermiştir.
    • Sadeyağ ayrıca, kilo vermeye yarayan bir çoklu doymuş yağ olan birleşik linoleik asiti biraz daha fazla oranda içerir.
    • Tereyağı az miktarda süt şekeri laktozu ve süt proteini kazeini içerirken, sadeyağ bunları hiç içermez. Bu yüzden, bu süt ürünü bileşiklerine alerjisi ya da hassasiyeti olanlar için sadeyağ daha iyi bir seçim olacaktır.

    Image